Güz günlerinin hafif esintisiyle uyanıyordu Kapadokya, ve güneşin ışıltısı ilk olarak peri bacalarının doruklarına dokunuyordu. Masal diyarına benzeyen bu coğrafyada, hayaller gerçeğe karışıyor, sevgi en saf haliyle bir sanat eserine dönüşüyordu.
O sabah balonlar havalanırken, yere değil, aşkın gökyüzüne yükseldiğimiz bir gün olacaktı. Kamera elimdeydi, ama öyle bir anda fotoğrafçılığı aşıp hikâye anlatıcısına dönüşüyordum. Bir gelin ve damadın çekiminde, her karede aşkı yakalıyordum; çünkü bu güzel çiftin birbirine bakan gözlerinde, dünyanın geri kalanı sessizleşiyordu.
Gelinlik bir bulut gibi salınırken, damadın gülümsemesindeki güneş, peri bacalarının arasında dans ediyordu. Balonlar arka planda renkli bir düş gibi yükseliyordu, ve her karede şairane bir sükûnet vardı. İşte, Kapadokya’nın büyüsü burada devreye giriyordu; çiftler sadece poz vermiyordu, çözülmesi zor bir rüyayı yaşıyorlardı.
Fotoğraf çekmek benim için hiçbir zaman sadece bir teknik mesele olmadı. Deklanşöre her bastığımda, bir çiftin hikâyesine yeni bir satır ekliyorum. Ama bu kez, Kapadokya’da, rüzgârın taşlara anlattığı eski masalları duyarken, fark ettim ki biz o anın sadece birer parçasıydık; sevgi bu kadim toprağın büyüsüyle çoğalarak çevremize yayılıyordu.
Gökyüzü, turuncunun her tonuyla boyanırken Kapadokya’nın serin esintileriyle ruhunuz okşanır. Renklerin dansına sahne olan bu coğrafyada, bir masalın içine adım atarsınız. Önünüzde uçsuz bucaksız bozkırlar, yanınızda yılkı atlarının dingin hınzırlığı ve üzerinde sevgiyle dokunulmuş bir gelinlik ile, bu manzara sadece çekim değil, bir yaşam anıtıdır.
Gün batımı geldiğinde, sarı ve turuncunun içine karışan pastel tonlarında bir sessizlik vardı. Gelin ve damat, şairlerin ancak mısra mısra anlatabileceği bir bütünlük içinde birbirlerine sarıldı. Kamera bunu nasıl anlatabilir? Bazen bir fotoğrafın çok ötesindedir bir an. Ve o an, peri bacalarının şahitlik ettiği bu yerde, sevgi dünyanın ötesine taşıyor, balonlarla birlikte gökyüzüne karışıyordu.
Bu efsanevi topraklarda çekim yapmak, bana Yaşar Kemal’in yürek dolusu coşkularını, Orhan Pamuk’un köklerimizi sürekli hatırlatan derinliğini ve Sait Faik’in insan sevgisini hatırlatıyor. İşte bu öyküler, güzelliğin anı olduğu çiftlerimde vücut buluyor. Gökyüzünün bir tabloyu andırdığı, yılkı atlarının çiftlere zarif bir fon sunduğu bu çekimlerden sonra, her zaman aynı geri dönütü alıyorum: mutluluk.
Ve Kapadokya, bir kez daha hikâyesine bir satır eklemişti: “Aşk, nerede olursan ol, bütün renkleriyle yaşanmaya değer.”
Sonunda, bu yazı, sadece bir blog yazısı değil, aşkın ve Kapadokya’nın o büyülü dokusunun bir aynası olsun diye kaleme alındı. Her çiftin hikâyesi biricik ve o hikâyeyi fotoğraftan fazlasına taşımak, benim tutkum. Yeni hikayelere, yeni aşk masallarına…
Eğer siz de hayallerinizi gerçeğe dönüştürecek unutulmaz bir gün yaşamak istiyorsanız, böyle özel anları ölümsüzleştirmek için buradayım. Hayatınızın en büyük gününü bir sanat eserine dönüştürmek için sabırsızlıkla bekliyorum.
Kapadokya Paketimizin içeriği de bu şekildedir. Detaylı bilgi ve fiyat için telefondan ulaşabilirsiniz. +90 532 510 16 71
“İstanbul Düğün Hikayesi Fotoğrafları, Türkiye’nin Düğün Fotoğrafçısı, Kapadokya Düğün Çekimi ”
Böyle bir düğün fotoğraf çekiminin fiyatı için iletişime geçebilirsiniz. Kapadokya Çekimi paketini tavsiye ediyoruz.
“Düğün Fotoğrafçısı istanbul , Düğün Fotoğrafçısı Fiyat, Düğün Fotoğrafları”
ismailozyurtcom@gmail.com
0 532 510 16 71