Yer bu kez yavru vatan Kıbrıs. Nilay ve Ercan balayı için tercih ettikleri bu şehire beni de davet etmeleri üzerine atlayıp uçağa hemen Girne’ye geldim. Kıbrıs’ın en meşhur kumarhanesini de içinde barındıran Cratos Otel’e doğru yola çıktım. Geldiğimde Nilay hazırlanıyordu. Otele gelene kadar epey aksilikler yaşayan çift bir sürü olay anlattı. En sonuncu olay otelin ayarladığı, çekim için gideceğimiz mekanlara ulaşımımızı sağlayacak olan aracın gelmemesiydi ve üstüne otel içinde çekim yapmamıza izin vermeyeceklerini söylemeleri üzerine moraller altüst oldu. İkna çalışmaları hemen başlamalıydı, çünkü baktığım her yer fotoğraf için biçilmiş kaftandı, 1930’lardan kalma mavi bir Bentley, avizenin tam altında bir piyano ve bir sürü şey…
Şimdi arabayı bize ayarlamalarına rağmen aksilik yaşatmaları mahcubiyeti üzerine otelde çekim yapmamıza izin verdiler. Çünkü tam bir çirkefe yatmıştım. Öğlen sıcağında dışarı çıkmak istemememden ötürü 2 saat kadar içerde çekim yaptık ve her yeri sömürdüm. Kumarhaneye girelim diyecektim Ercan’a ama çıkamayız diye vazgeçtim.
Bir şeyler içtikten sonra arabayı aldık. Kıbrıs’ta trafik bizdeki gibi sağdan akmıyordu ve bir de arabanın direksiyonu sağdaydı. Ben daha önce 4 5 kez Kıbrıs’ta bulunmuştum ama araba kullanmamıştım. Damada araba kullandırtmak olmazdı, ben kullanırım diye atladım hemen ve rotalarını daha önceden hesapladığım mekanlara sürmeye başladım. Önce Bellapais Manastırı’na gittik, ordan inerken sokaklarda geze geze fotoğraf çektik. Bir tane bey baba bizi bahçesine davet etti, gelin üzüm ikram edeyim size dedi, nar da var dedi.
Az enerji toplama vakti deyip 10 dakika mola verdik. Balıkçı kasabası evine benzeyen mekanda da epey fotoğraf çektim. Amcayla vedalaştık. İstikamet Girne Yat Liman’ı. Arabayı kullanmaya alışıyordum ama az tehlike de atlatmadık desem yalan olur.
Sokakta gördüğümüz turistler bilmediğimiz dillerde tebrik ediyor mutluluklar diliyordu, gülümsüyordu, Türkler de tebrik ediyordu, hayret ettim; şahsen Türkiye’de çekim yaparken pek az insan tebrik edip mutluluklar diliyordu. Gerçi Türkiye’den çekim için geldik deyince seviniyorlardı hoşlarına gidiyordu te oralardan kalkıp çekim için buraya gelmemiz.
Artık yorulduğumuzu hissetmeye başlamıştık, iskele gördüm bir tane, oturup fotoğraf çekerken Nilay yorgunluğun da verdiği buhranla iskeleye uzandı – iyi ki de uzanmış- gelinliği az düzelttim Ercan da yanına geldi tabii ki, çekimin en son ve en güzel karelerini yakalamamın mutluluğuyla otele geri döndük. Gün bitmişti. Biz de bitmiştik. Ercan ve Nilay ile vedalaştım. İstikamet İstanbul.
*Ertesi gün annem ile motorumu tanıştırmak istiyorum, sabah yola çıkıp Konya’ya süreceğim. Bu hikayeyi sonra anlatırım. Nilay ve Ercan’ın diğer karelerini de blog’ da paylaşacağım. Sevgiler.
Eylül 2014 / Girne
Böyle bir düğün fotoğraf çekiminin fiyatı için iletişime geçebilirsiniz. Düğün günü hikayesi fotoğrafları için Paket 3’ü tavsiye ediyoruz.
“Düğün Fotoğrafçısı Kıbrıs, Düğün Fotoğrafçısı Fiyat, Düğün Fotoğrafları”
info@ismailozyurt.com
0 532 510 16 71
info@ismailozyurt.com
0 532 510 16 71
Mecidiye Mh. Gözlükçü Sk. No: 51 Ortaköy, Beşiktaş, İstanbul
[…] Bursa’dan Kıbrıs’a : Nilay + Ercan […]