Bize her yer Trabzon! Bu kez yolculuk yeşilin binbir tonunun hüküm sürdüğü Zigana Dağları’nın yamacında yer alan Trabzon’a. Nur yıllar önce evlenirsem sen çekeceksin fotoğrafları demişti. Öyle de oldu. Neredeyse bir yıl vardı düğüne ama aylar önceden rezerve ettik günü.Ağustos’un sıcağında düştüm yollara. İsviçre’ye giderkenki aynı manzara burada da vardı, dağların yamaçlarında kutu kutu evler. ( Kutu kutu evler ) Yaşaması meşakkatli ama güzel yerlerde yaşıyor bu insanlar.
Şahin ile buluştuk, Nur’u kuaföre bıraktık, bir şeyler yemeğe çarşıya indik. Nur hazırlandı ve düştük Maçka yollarına. Sümela Manastırı’na çıkacaktık. Gelinlikle oraya gidilir mi, o ayakkabıyla çıkamazsınız laflarına inat çıktık. İyi ki de çıkmışız, yoksa bu güzel fotoğrafları çekemezdik! : )
Şahin çok sinirli, Nur heyecandan ölecek, herkes bize bakıyor, bi an önce arabaya atmalıyız kendimizi.
Allah’ım nereye geldik bu ne kalabalık derken kendimizi yollarda buluyoruz.
Çıkabildiğimiz yere kadar çıkacağız diye konuşuyoruz bi yandan bu kalabalığı nasıl sileceğim photoshopla diye düşünüyorum. Buradan photoshopu geliştiren tüm yetkili abilere selam gönderiyorum. Çok yaşayın!
Durmak yok arkadaşlar! Tabii hayat bana güzel, kafamda şapka, ayağımda trekking botları keçi gibi çıkıyorum. Ama benim hareket kabiliyetimin sınırlanmaması lazım, bir oradan bir buradan fotoğraf çekiyorum. Aksi halde hiç bir açıyı kullanamam, bütün insanlar kadraja girer. : )
Az gittik uz gittik, yolumuzu kestiler hemen. Karadeniz demek horon demek, kemençe demek. Oynamadan geçemezsiniz, ha uşaklar’
Manzara müthiş, sis çökmeye başlıyor hava da sıcaklığını kaybediyor ama nem hala yüksek. Off! : )
Burada neye güldüğümüz konusunda hiç bir fikrim yok, ama deli gibi eğlendiğimiz kesin!
Artık inişe geçiyoruz, daracık yerler, aman gelinliğe basmayalım diyen güzel insanlar yüzünden trafik oluştu. Amca durun ben şuradan bi geçeyim demeden az önce : )
Manastırın içine kadar gitmedik, gitsek de bir şey çekemeyecektik o kadar kalabalığın içinde yolda çektiklerimiz bize yetti zaten. Hem buraya gelirken şurada da duralım dönerken dediğim onlarca yer vardı oralarda da duracaktık daha, hatta daha kuymak yiyeceğiz, yol uzun. Haydi arabalara.
Gelin kaçıyooooor! Kendiliğinden gelişen anlık çekim serüvenleri. Poz verdirmeden çekim yapmak ne kadar da keyifli.
Yolda akşam güneşi karşımızdan süzülürken, acaba nerede dursak diye sağa sola bakınıyordum, virajı döndük mis gibi bir tepe. Şahin dur, fotoğraf! :)
Şahin Nur’u bir iki tur döndürsene dedim, sonuç bu :)))
Aşk sarhoşları sizi!
Ya işte öyle ! :)
Nur’un teyzesine geldik sanırım, manzaraya bak be, İstanbul’da da tam tersi ev olan yerler yeşil, yeşil olan yerler bina, oransal olarak özeti budur. Neyse düğüne gecikeceğiz ama o kuymak yenecek dedi Nur. Çok acıktık hakkaten bi ekmek yemiş olabilirim evet. :))
Çalsın davullar!
Ya bu kolbastı hakkaten deli işi, bu müzik çalınca yerinden kıpırdamayan adamda kesin bi sakatlık vardır. Telefonla video çekmiştim kardeşler oynarken hala izliyorum ara ara açıp. Yine açayım da bakayım şimdi. :)
Kınayı getir aney!
Mutlu son!
Bi de beni tek çekin yahu!
Trabzon’a sevgiler. Misafirperverliğiniz için ayrıca teşekkür ederim! :)
Böyle bir düğün fotoğraf çekiminin fiyatı için iletişime geçebilirsiniz. Düğün günü hikayesi fotoğrafları için Paket 1’i tavsiye ediyoruz.
“Düğün Fotoğrafçısı Trabzon, Düğün Fotoğrafçısı Fiyat, Düğün Fotoğrafları”
info@ismailozyurt.com
0 532 510 16 71
Mecidiye Mh. Gözlükçü Sk. No: 51 Ortaköy, Beşiktaş, İstanbul
maşallah hariha ötesi fotoğraflar. doğaüstü bir yetenek…