2015 sezonun açılmasıyla birlikte yine, yeniden Türkiye’nin dört bir tarafına düğün fotoğrafları çekmeye gidiyorum. İşimin en sevdiğim yanlarından birisi uzun yolculuklara çıkmak. Yollarda olmak bana ayrı bir huzur veriyor, hele bir de gece yolculuğundaysam , cam kenarında dinlediğim müzik bile farklı geliyor. İstikamet bu kez Isparta. İlk defa gördüğümüz ve keşfettiğimiz bir şehirde fotoğraf üretme işi her an içinde olduğumuz, aşinalık duyduğumuz şehirde fotoğraf üretme işinden daha zevkli diye düşünüyorum, çünkü algımız daha açık ve ilgimiz had safhada oluyor.
Isparta’nın doğal güzellikleri de eklendiğinde düğün fotoğrafları için neler çeksem, nasıl kadrajlar oluştursam, diye düşünürken sabah oluyor ve Isparta’ya varıyorum. Alper otogardan alıyor beni ve evde sıcak bir tanışma-kahvaltı seremonisinden sonra çekim yapacağımız mekanlara gidiyoruz. İlk durağımız merkezdeki Aya Baniya Klisesi, içerisi kapalı ama avlusu fotoğraf çekmeye müsait olduğu için burada biraz oyalanıyoruz.
Çok güzel bir kış güneşi var ama rüzgar karlı dağların soğuğunu yüzümüze çarpıyor. Üşüyoruz ama çektiğim fotoğraflardan bir demet gösteriyorum, içimizi ısıtmaya yetiyor da artıyor bile.İşte o fotoğraflardan bir buket .
Eğirdir taraflarına doğru giderken yolun kenarında sıralanmış şeftali ağaçlarının baharı karşılama renklerini es geçmemek olmaz. Hemen duralım diyorum tabii ki, aşağıdaki fotoğraf karelerini de çektikten sonra sıcak arabamıza geri dönüyoruz.
Ve Eğirdir’deyiz. Güneş yaz güneşi gibi ama rüzgar şubat rüzgarı, bizi kısıtlayacak uçuşan bir duvak olmadığı için şükrediyorum ama soğuk artık çekimimizi etkilemeye başlıyor. 3-4 dakika gezebiliyoruz, ona rağmen aşağıdaki muhteşem kareleri çekiyorum.
Bizim sahilde üşüdüğümüzü gören balıkçı lokantası içeri buyur ediyor. Daveti geri çevirmek olmaz deyip, şöminenin başında sıcacık çay ikramıyla kendimize geliyoruz. Küçük şehirlerin muhteşem insanlarının misafirperverliklerinin hala devam ediyor olduğunu görmek ayrıca sevindiriyor beni.
Balıkçı kasabası, aşağıdaki fotoğrafta sağ ortada kalıyor, oradan çıktıktan sonra kıvrıla kıvrıla karşıdaki karlı dağlara gitmeye karar verdik. Merve ve Alper fotoğraf için verdiğimiz emeklerin boşa gitmediğini görünce sevinecektir diye düşünüyorum. : )
Bu arada tepeye çıkarken köyün içinden geçmemiz lazımdı, ilk defa gelin arabasının önü bir inek tarafından kesildi. 3- 4 dakika boyunca öylece bekleyen inek sürüsü resmen bahşiş istiyor gibiydi, en azından 2 ayaklı inekler gibi para para diye saldırmıyorlardı : ) Şehir magandalarına alışık olduğum için inek ile konuşma görevini ben devraldım, ama gerçekten normal bakmıyordu bu güzel inek. Tedirginlik ve cesurluk birleşince inek yoldan çekilmeyi kabul etti. Yolumuza devam ettik. : )
Bize eşlik eden güzel dostlar. Çekimlerde enerjisi yüksek, sizi üzmeyecek, bol bol gülüp eğlenebileceğiniz arkadaşlarınızı muhakkak getirin. Ben çok fazla ilgilenemedim havanın soğukluğu ve zamanın darlığından ama arkadaşlar iyidir. : )
Ve çekim sona erer.
Yorulduk, üşüdük, acıktık ve düğün saati yaklaşıyordu. Evde hazırlanmış düğün yemeğinden yemek için hepimiz can atıyorduk, eve vardık ve gerekeni yaptık. Yemekleri hazırlayanlara buradan da teşekkürlerimi ileteyim ellerinize sağlık.
Düğün salonunda sadece ilk giriş ve ilk dansı çektiğim için çok fazla kalmayacaktım 21:30’da otobüsüm vardı ve bu kez yeni bir hikaye için Samsun’a geçecektim. Başka düğünler de görüşmek üzere vedalaştık. Bu arada Merve ve Alper beni 2 sene önce Eskişehir’de çektiğim kuzeninden bulmuştu, her vedalaşmada başka düğünlerde görüşürüz inşallah duası bir bir kabul oluyor. :)
Evlenecek çiftlere de bir kaç tavsiye de bulunmak istiyorum.
Böyle bir düğün fotoğraf çekiminin fiyatı için iletişime geçebilirsiniz. Düğün günü hikayesi fotoğrafları için Paket 2’i tavsiye ediyoruz.
“Düğün Fotoğrafçısı Isparta, Düğün Fotoğrafçısı Fiyat, Düğün Fotoğrafları”
info@ismailozyurt.com
0 532 510 16 71
Mecidiye Mh. Gözlükçü Sk. No: 51 Ortaköy, Beşiktaş, İstanbul
Sabırsızlıkla beklediğimiz fotolar baktıkça bakası geliyor insanın. Ellerine sağlık İsmail. Harika bir gündü ve fotoğraflara bakınca üşümemize hatta donmamıza bile değmiş diyorum….